Bir gün hamamın kapısından içeri adım atan herkesin aynı soruyu sorduğunu bilirim: Kese ıslak mı yapılır, kuru mu? Ama bu sadece bir temizlik tekniği sorusu değildir. Bu sorunun içinde, insanların farklı bakış açıları, duyguları ve deneyimleri saklıdır. Size bugün bu sorunun cevabını bir hikâye ile anlatmak istiyorum.
Hamamın Buharı Arasında Bir Karşılaşma
Bir pazar sabahıydı. Hamamın göbektaşı sıcaktı, buhar göz gözü görmez hâle getirmişti. Orada iki kişi karşılaştı: çözüm odaklılığıyla bilinen Ali ve ilişkisel, empatik yaklaşımıyla öne çıkan Elif. İkisi de kese yaptırmak için sıradaydı. Göbektaşına uzanırken aynı anda sordular: “Kese ıslak mı yapılır, kuru mu?”
Ali’nin Çözüm Odaklı Yaklaşımı
Ali, mühendis kafasıyla düşünüyordu. Ona göre bu sorunun tek bir doğru cevabı olmalıydı. “Kuru kese daha etkilidir,” dedi kendinden emin bir sesle. “Ciltteki ölü deriyi en iyi şekilde atmak için lifin kuru olması lazım. Nemlenirse kayar, işlevi azalır. Net bir çözüm var: kuru kese.” Ali, mantığını, verileri ve kesin sonuç arayışını öne çıkarıyordu. Onun için mesele strateji ve etkinlikti.
Elif’in Empatik Bakışı
Elif ise başını salladı. “Bence ıslak kese, insanın bedenine daha nazik davranıyor,” dedi. “Hamamın sıcak suyuyla birleştiğinde, kese hem arındırıcı oluyor hem de rahatlatıcı. Bazı ciltler hassas, bazılarının yaraları var. O yüzden her insanın ihtiyacına göre değişir. Önemli olan yöntem değil, kişinin kendini nasıl hissettiği.” Elif’in sözleri, insanın bedenine ve ruhuna duyduğu şefkati yansıtıyordu.
Hamamın Sessiz Tanığı
Onları dinleyen Mehmet Usta, yılların tellakı, hafifçe gülümsedi. “Evlatlarım,” dedi, “ikiniz de haklısınız. Kese kuru yapıldığında derin bir temizlik sağlar, ıslak yapıldığında ise yumuşak bir rahatlama verir. Aslında mesele kuru mu ıslak mı değil, kişinin ruh hâli ve ihtiyacı. Kimi derin arınmak ister, kimi sadece huzur bulmak. Kese dediğiniz, sadece lifin cilde sürtünmesi değildir; insanın kendini yeniden doğmuş gibi hissetmesidir.”
Veriler ve Gerçekler
Bugün modern spa merkezlerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki, kuru kese ölü deriyi uzaklaştırmada %30 daha etkili bulunurken, ıslak kese ise cilt tahrişini %40 oranında azaltıyor. Yani Ali’nin kesinlik arayışı da, Elif’in şefkatli yaklaşımı da verilerle destekleniyor. Bu da bize gösteriyor ki, hamamda sorunun cevabı tek bir “doğru” değil, farklı bakış açılarıyla şekillenen bir mozaiktir.
Bir Kültürün Yansıması
Hamamda yapılan her kese, aslında toplumun çeşitliliğini ve farklı bakış açılarını temsil eder. Erkeklerin çözüm odaklı tavrı, kadınların empatik yaklaşımıyla birleştiğinde, ortaya hem bedensel hem de ruhsal bir bütünlük çıkar. Bu çeşitlilik, hamam kültürünün yüzyıllardır canlı kalmasının da sebebidir.
Kendi Hikâyenizi Paylaşın
Ali’nin stratejik, Elif’in şefkatli bakışı arasında siz hangi tarafa daha yakınsınız? Hamamda kese sizin için bir arınma yöntemi mi, yoksa huzura açılan bir kapı mı? Belki de siz kendi hikâyenizi paylaşarak bu soruya bambaşka bir cevap getirebilirsiniz. Çünkü “Kese ıslak mı yapılır, kuru mu?” sorusunun asıl cevabı, hepimizin deneyimlerinde gizlidir.
Sonuç: Kesenin Ötesinde Bir Yolculuk
Kese, kuru ya da ıslak yapılabilir. Ama aslında mesele, insanın kendisiyle kurduğu bağdır. Ali ve Elif’in farklı bakışları bize gösteriyor ki, kese yalnızca bir temizlik yöntemi değil, bir yolculuktur. Bu yolculuğun nereye varacağı ise sizin ihtiyacınız ve hissettiklerinizle ilgilidir. Siz hangisini seçerdiniz?