İçeriğe geç

Misal mi Mishal mi ?

Misal mi Mishal mi? Kalbin Seçimi, Aklın Yolu

Bazı hikâyeler vardır; sadece bir isimle başlar ama içinde binlerce duyguyu barındırır. Bu yazıda sana, iki insanın yollarının kesiştiği, aklın ve kalbin arasındaki o ince çizgide geçen bir hikâye anlatmak istiyorum. Çünkü bazen “Misal mi Mishal mi?” sorusu sadece iki isim arasındaki bir tercih değildir… Bazen bir yaşam felsefesidir.

Bir Karşılaşma: Hayatın Kavşağında

Elif, ilişkilerinde her zaman duygularıyla hareket eden, insanların iç dünyalarına dokunmayı seven genç bir kadındı. Empati onun doğasında vardı. Karşısındaki insanın suskunluğunu bile okuyabilir, gözlerinden geçenleri hissedebilirdi.

Arda ise tam tersiydi. Analitik düşünen, planlı yaşayan, sorunlara hızlı çözümler üreten bir mühendis. Onun dünyasında duygular değil, stratejiler vardı. Hayatı bir satranç tahtası gibi görür, her hamlesini dikkatle planlardı.

İkisi bir arkadaş toplantısında tanıştı. Elif’in sıcacık gülümsemesiyle başlayan sohbet, kısa sürede iki farklı dünyanın çarpışmasına dönüştü. Arda, her cümlesini mantıkla örerken Elif, her kelimesine duygularını serpiştiriyordu. İşte o anda başladı asıl soru: “Misal mi Mishal mi?”

Misal: Akıl Yolu

Arda için hayat “misaller” üzerinden ilerliyordu. Olaylara örneklerle, verilerle ve mantık zincirleriyle yaklaşırdı.

Bir ilişkiyi de bir proje gibi yönetmek isterdi. Sorun mu var? Çözüm üret. Kararsızlık mı yaşıyorsun? Artılarını ve eksilerini yaz.

Onun gözünde aşk bile bir strateji oyunuydu. Kalbin çarpıntısı değil, uyum önemliydi.

Elif’e göre bu yaklaşım fazla soğuktu. “Aşk bir proje değil ki,” diyordu içinden. “Birini sevmek, nedenini açıklayamadığın bir his olmalı.” Ama yine de Arda’nın düşünceli planlamaları, güven veren yaklaşımı onu etkiliyordu. Belki de doğru olan buydu. Belki de hayat, duygulardan çok akılla yürütülmeliydi.

Mishal: Kalbin Yolu

Öte yandan Elif’in dünyasında “mishal” vardı. Yani içten gelen bir ışık, bir sezgi, bir his.

Birine bağlanmak için nedenler aramazdı; sadece hissederdi. Sorunları çözmek için analiz yapmaz, önce karşındakini dinlerdi.

Bazen sadece bir omuz, bir bakış, bir sarılma yeterdi onun için. Çünkü her şeyin çözümü teknik değildir; bazı şeyler sadece hissedilerek anlaşılır.

Arda, Elif’in bu yaklaşımını anlamakta zorlanıyordu. “Sadece hissetmek yetmez,” diyordu. “Plan yoksa, yol haritası yoksa kaybolursun.”

Elif ise gülümsüyordu: “Bazen kaybolmak güzeldir Arda. Çünkü kaybolmadan yolunu bulamazsın.”

İki Yol, Tek Gerçek

Zamanla fark ettiler ki aslında biri yanlış, diğeri doğru değildi. Misal de lazımdı, mishal de.

Hayat sadece mantıkla yürüyemezdi; bazen duygular yön verirdi. Ama sadece duygularla da gidilmezdi; aklın ışığına ihtiyaç vardı.

Elif ve Arda’nın hikâyesi, farklılıklarının uyumuyla güzelleşti. Elif Arda’dan plan yapmayı, strateji kurmayı öğrendi. Arda ise Elif sayesinde empatiyi, hissetmeyi, dinlemeyi…

Sonuç: Misal mi Mishal mi? Belki de İkisi Birden

“Misal mi Mishal mi?” sorusunun kesin bir cevabı yok. Çünkü hayat, tek bir pencereden bakıldığında eksik kalır.

Bazen aklın ışığına ihtiyaç duyarız, bazen kalbin sesine…

Ama en güzeli, ikisini birleştirebilmektir. Tıpkı Elif ve Arda gibi; biri çözüm odaklı bir strateji kurarken diğeri o stratejiyi sevgiyle sarar.

Ve sonunda anlarız ki aşk da, hayat da bir denge oyunudur. Ne sadece misal, ne sadece mishal… Asıl hikâye, ikisinin birleştiği yerde başlar.

Sen hangisisin? Misal gibi aklın yolundan mı yürüyorsun, yoksa Mishal gibi kalbin izinden mi gidiyorsun? Cevabını yorumlarda paylaş, birlikte düşünelim…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
https://ilbet.casino/splash